Hiç sahneye çıktınız mı, ya da dramatik bir film izlediniz mi? Orada aktörlerin duygularını yansıttıklarını gördünüz. Ama, aktörlerin duygularını görmediniz. Asla diğer insanların duygularını göremeyiz. Gördüklerimiz, onların duygularını ifade eden davranışlarıdır. Demek ki, duygu ve davranışlar iki ayrı sistemdir. Biri her zaman olmamakla beraber diğerini yansıtabilir. Fakat biri diğerinin aynısı değildirler. Bir duygunun kontrol edemeyeceğiniz fizikî bir tepkisi vardır. (Örneğin ellerinizin terlemesini engelleyemezsiniz.) Ama, hissettiğiniz duyguyu yansıtacak eylemi ya da davranışı seçebilirsiniz. Popüler olan görüşe göre, duygular bir su rezervuanna benzer. Rezervuar içinde yeterli basınç oluştuğunda duygular dışa vurulur. Benzer şekilde, bu duygular ifade edilemediklerinde, beden rahatsızlıkları yoluyla kendilerini başka şekillerde dışa vururlar. Ancak, öfkenin açıkça ve özgürce ifade edilmesi; baş ağrısı, ülser ve kolit gibi bazı psikosomatik bozuklukların azaltılmasın
Madem ki durum böyle, öyleyse zayıflığa teslim olmak yerine nasıl kendimize olan güvenimizi devam ettiririz? Güvenimizi muhafaza etme becerimiz birkaç unsurla yakından ilgilidir: 1. Zayıflık duygusunu azaltmak için kendinize ve kabiliyetlerinize inanın. Yapabileceğini düşündüğü için uçmayı başaran, Jonathan Liuingston Seaguü'ı hatırlayın. 2. Olayı başkaları tarafından değerlendirilebilecek şekilde görmeyin. Başkaları sizin yaptıklarınızı olumsuz şekilde değerlendirmeyecektir. 3. Dikkatinizi tehlikeye yönelik olarak değil probleme-yönelik olarak tutun. Ortada canınıza kasteden bir tehlike yok, sadece çözülmeyi bekleyen bir sorun var, o kadar. Olumlu noktalar üzerine odaklaşarak, tehlikeleri en aza indirgeyerek ve durumun kontrolünüz altında olduğunu düşünerek kendinize güveninizi muhafaza edin. DERLEYEN: EDİTÖR
Siz karar verene kadar kazanmak ve başarmak için yaptığınız her şey zaman kaybıdır. Karar, içsel disiplinin başlangıç noktasıdır. Karar, başarının başlangıç noktasıdır. Karar vermek, çok büyük bir gücün kaynağıdır. Hızlıca iyi kararlar vermek başarının direğidir. Karar şimdi alınmalıdır. böylece, yeni baştan karar almazsınız. Başarmak ve kazanmak için güvendiğiniz ve inandığınız etkili kararları almayı öğrenme sürecini hızlandırmak çok önemli bir etkendir, fakat bu genellikle görmezden gelinir. İnsanların büyük bölümü yaşamlarında olmak istedikleri yerde değildirler. Siz elbette yaşamınızda olmak istediğiniz yerde olabilirsiniz; fakat büyük ihtimalle değilsiniz, zararı yok. Her şekilde nerede olduğunuzdan sonuçta siz sorumlusunuz. Aldığınız kararlar sizin kararlarınızdır. Yalnız bazen sizin sorumlu olmadığınız kötü bir şey ortaya çıkar, yolunuzu keser ve kendinizi hapsolmuş gibi hissedersiniz. Tuzağa düşmüş gibi hissedebilirsiniz. Bu olanl
Akletmenin, akıl yürütmenin, tüm zihinsel faaliyetlerin beyinden kaynaklandığı bilinir. Ancak şu sorunun cevabı henüz verilmiş değildir: Bir madde yığını olan milyarlarca hücreden meydana gelen beyinde, bilme, düşünme, akıl yürütme gibi zihinsel melekeler nasıl oluşmaktadır? İkibinli yılların başında bilimin cevaplaması gereken bu soru, hem konuyla ilgili uzmanların hem de zihnin, özellikle şuurun kökenini merak eden felsefecilerin kafalarını kurcalıyor. Şuur, bugün üzerinde çok durulan bir konu. Çünkü genel anlamıyla biyoloji, özelde nöroloji hayatın bir sürü sırrını gözle görülür bir nitelikte açığa çıkarma iddiasını hâlâ sürdürüyor. Bunu da maddi bileşelerine indirgeyerek, parçalarına ayırarak yapmaya çalışıyor. Oysa, beyni ne kadar indirgerseniz indirgeyin, ne kadar ayrı parçalara bölerseniz bölün, arada bir zihnin ya da şuurun çıkamayacağı açıktır.
90'h yıllar bu sırrın çözümlenmesi yolunda önemli mesafeleri alındığı yıllar olarak
ÖĞRENME VE HAFIZA
Sevgili meslektaşım, anlatığınız dersin, öğrencilerinizin hafızasında yer etmesi için, dersinizi aşağıda sıralanan beş anahtarı göz önünde bulundurarak hazırlayın ve anlatın. 1 - Güçlü bir başlangıç yapın Bir derste en değerli zaman, derse başladığınız ilk dakikalardır. Bu sebeple sınıfa zamanında gelin ve hiç oyalanmadan derse başlayın. Uzun giriş cümlelerinden, öğrencileri motive etmek için kaygı artırıcı, açık veya kapalı tehdit havası taşıyan yaklaşımlardan kaçının. Başlangıç etkisinden yararlanmak için iki öğeye dikkat edin. . a) İlişki kurun: Sizi dinleyecek olan öğrencilerinize bildiklerinizi ve öğretmek istediklerinizi aktarmanın yolu, onlarla ilişki kurmaktan geçer. Bu istek gözlerinizden, bedeninizden ve hareket biçiminizden dışarı yansır. Sınıfın ilgjsini çekecek bir giriş yapın, bir soru sorun, bir espri yapın, fıkra veya olay anlatın. b) Öğrencilerinize derste anlatacaklarınızla ilgili bir plan verin: Bu
• Birisinin adını ilk defa duyduğunuz zaman dikkat edin. "İsim unutmak" çok kere, başlangıçta iyi algılayamamış olmaktan kaynaklanır.
• Öğrendiğiniz ismi hemen kullanın. Örneğin "Günaydın Ahmet Bey,", "Murtaza ne kadar değişik bir isim değil mi?", "Fatma Hanım'ın dediği gibi..." ismi yüksek sesle söylemek, çok iyi bir prova yoludur. Konuşmanız sırasında ismi bir veya iki kere kullanın veya dikkatinizi toplayıp ismi sessiz olarak içinizden söyleyin. • Gördüğünüz kişinin çehresiyle duygusal bir çağrışım yapın. Bu kişiden kullanılmış bir araba alır mıydınız? Bu kişiye para veya bir başka şey emanet eder miydiniz? Bu kişi tanıdığınız birine benziyor mu? • Kişinin dikkat çeken bir özelliğini onun adıyla birleştirmeye
İyi hatırlamak için öncelikle unutmanın sebeplerine bakmak gerekir.
Unutmanın sebepleri şunlardır:
1) Bir olay veya bilginin içine gerektiği kadar girmemekten ötürü zayıf bir izlenim alınması.
2) Tekrarlamamaktan ötürü izlenimin kaybolması.
3) O izlenime, başka izlenimlerin karışması.
4) Hatırlamaktan hoşlanmadığınız anıların bastırılması.
O halde hatırlamak için işe yukarda sıralananların tersini yaparak başlamak gerekir. Bunun için şunları yapmak yerinde olur:
1) Dikkati olay veya bilgi üzerinde yoğun bir şekilde odaklaşturarak kuvvetli bir Menim edinmek.
2) Düzenli tekrarlar yaparak bilgiyi (izlenimi) pekiştirmek.
3)&nbs